top of page

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Tarihçesi

  • Yazarın fotoğrafı: Erol Aslan
    Erol Aslan
  • 24 Eki
  • 5 dakikada okunur
Hareketli bir çocuk, turuncu tişört ve mavi şort giymiş, açık havada gülümseyerek koşuyor. Arkadağ kaya ve ağaçlar var. Eğlenceli bir atmosfer.

Dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri gösteren çocuklar çeşitli yazarlar tarafından son 200 yıl içinde tanımlandığı görülmektedir. DEHB belirtileri üzerine olan çalışmalar Antik Yunan’da DEHB semptomlarına benzer bir görüntü sergileyen bireylere dikkat çeken Hipokrat’a kadar dayanıyor olsa da bu belirtiler tıbbi literatüre çeşitli isim ve tanımlamalarla ancak 18. yüzyıldan itibaren girmiştir. 1775’te Alman hekim Melchior Adam Weikard tarafından Almanca orijinal ismiyle “Mangel der Aufmerksamkeit” (dikkat eksikliği) olarak isimlendirilen ve 1798’de İskoç hekim Sir Alexander Crichton tarafından dikkat hastalığı (disease of attention) olarak isimlendirilen bozukluklar DSM-5’te DEHB olarak adlandırılan bozukluğun dikkat eksikliği alt tipinde görülen semptomlarla birebir uyuşmaktadır.


Chrichton, tıpkı Weikard gibi, dikkat sorunlarının düzensiz "sinir duyarlılığının" bir sonucu olduğuna inanıyordu.Chrichton, bu tür sorunları olan çocukların günümüzde de önerildiği gibi özel eğitime ihtiyaç duyduklarını iddia etmiş ve bu davranışların eğitimi engellediğini belirtmiştir. Chrichton ayrıca, Weikard tarafından öne sürüldüğü ve 20. yüzyılda da açıklandığı gibi, dikkat eksikliği sorunlarının yaşla birlikte azaldığını belirtmiştir. Ayrıca, bu durumun doğuştan gelebileceğini ve çok erken yaşta belirgin hale gelebileceğini belirtmiştir. Bu, DSM-5 tanı kriterlerinden biri olan 12 yaşından önce birkaç semptomun mevcut olması gerekliliğiyle uyumludur.


1809'da John Haslam, davranım bozukluğu ve öğrenme güçlüğü semptomlarını da içeren ve DEHB vakası olarak tanımlanabilecek 10 yaşında bir çocukta kontrol edilemeyen ve dürtüsel davranışlara dikkat çekmiştir. Üç yıl sonra ünlü Amerikalı Hekim Benjamin Rush, “dikkati odaklayamama ile ilgili bir sendrom” olarak tanımladığı ve ahlaki yetilerin tümüyle sapkınlaşmış olduğunu iddia ettiği üç vakayı tartışmıştır. 1800'lerin ortalarında Alman çocuk doktoru Heinrich Hoffman, klinik uygulamalarındaki gözlemlerine dayanarak çocukların psikolojik durumları hakkında bir şiir kitabı yayınlamış ve "Fidgety Phil" adını verdiği çok dürtüsel, kıpır kıpır bir çocuk ile "Johnny Head-in-Air" adını verdiği çok dikkatsiz, hayalperest bir çocuğu tanımlamıştır. Bundan iki yıl sonra İngiltere'de Henry Maudsley dürtüsellikle hareket eden ve aynı zamanda oldukça yıkıcı hareketleri olan bir çocuk hakkında bir rapor yayınlamıştır. Yaptıkları çalışmalarda günümüzdeki DEHB belirtilerine benzer profiller çizen vakaları 1848’de Charles West “Gergin çocuk”, 1859’da Heinrich Neumann “Hipermetamorfoz”, 1885’te Désiré-Magloire Bourneville “Zihinsel dengesizlik” 1892’de Thomas Clifford Albutt “Stabil olmayan sinir sistemi” olarak adlandırmıştır. 1899'da İskoç psikiyatrist Thomas Clouston öğrenme sorunları olan dürtüsel çocuk vakalarını ele almıştır ve günümüzde DEHB'nin tanısal tanımını nitelendiren hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkat eksikliği semptomlarını iyi bir şekilde tasvir etmiştir. Clouston nevrotik çocuklar olarak tanımladığı, aşırı heyecanlılık, aşırı duyarlılık ve zihinsel patlayıcılık gösteren üç vakayı raporlamıştır. Ayrıca, hiper-heyecanlı çocuğu "durmaksızın aktif olan, ancak aktivitesi sürekli değişen" ve "zihinsel ve duygusal uyaranlara karşı aşırı beyin tepkisinden" muzdarip biri olarak tanımlamıştır. "Basit hipereksitabilite" olarak adlandırdığı bu tür tanımlamalar, hiperaktif çocuğun günümüzdeki kavramsallaştırmasıyla büyük benzerlik göstermektedir. Bu tür durumların, neredeyse 100 yıl sonra gösterildiği gibi, serebral korteksteki sinir hücrelerinin aşırı aktivitesinden kaynaklandığına inanmaktaydı. ABD’li ünlü filozof, psikolog ve hekim William James kapsamlı çalışmalarının bir kısmını dikkat ve özellikleri üzerine yoğunlaştırmıştır. Psikolojinin İlkeleri adlı eserinde "patlayıcı irade" olarak adlandırdığı ve günümüzde DEHB olarak tanımlanan kişilerin yaşadığı zorluklara benzeyen normal bir karakter çeşidine dikkat çekmiştir.

Modern DEHB tarihinin bilimsel başlangıç noktası birçok yazar tarafından Sir George Frederic Still’in 1902’deki çalışmaları olarak kabul edilir. Still bu çalışmalarında “ahlaki kontrol eksikliği” olarak tanımladığı davranış güçlüklerinde DEHB belirtilerini de içeren bir dizi belirtiden bahseder. Bu belirtileri gösteren vakaların çoğu muhtemelen bugünün davranım bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu, öğrenme güçlüğü veya antisosyal kişilik bozukluğu kriterlerini karşılayacaktır. Still ayrıca bu davranışları gösteren vakaları fiziksel bir hastalığın sonucu ve “ahlaki kontrol eksikliği” sonucu olarak ikiye ayırır. Davranış bozuklukları ve beyin hasarı arasında bir ilişkinin olabileceğine dair düşünce 1900’lü yılarda dile getirilmiştir. 1917-1928 yıllarında 20 milyon insanı etkileyen laterjik ensefalit salgını bu düşünceyi doğrulamıştır. Laterjik ensefalit geçiren çocuklarda bu hastalık bilişsel ve davranışsal izler bırakmıştır. Bu tür çocuklar dürtüsel olarak tanımlanmış, dikkat ve faaliyet düzenleme bozukluğunun yanı sıra hafıza da dahil olmak üzere diğer bilişsel yeteneklerde bozukluklar görülmüş ve genellikle sosyal olarak da yıkıcı oldukları belirtilmiştir. Bu sendrom postensefalit davranış bozukluğu olarak adalandırılmıştır. Bir beyin hastalığının davranışsal patolojiyle bu şekilde ilişkilendirilmesi, araştırmacıları çocuklarda beyin hasarının diğer potansiyel nedenlerini ve bunların davranışsal belirtilerini incelemeye yöneltmiştir. Bunlar arasında doğum travması, diğer enfeksiyonlar, kurşun zehirlenmesi, epilepsi ve kafa travması yer almaktadır.


Ne hiperaktivite ne de dikkatsizlik DSM'nin ilk baskısında tanı olarak yer almamıştır. Ancak DSM-II, aşırı hareketlilik gösteren çocukları tanımlamak için Çocuklukta Hiperkinetik Reaksiyon terimini kullanmıştır. 1970'lerde, etkilenen çocuklarda odak hiperaktiviteden dikkat eksikliğine doğru kaymıştır. 1980’de yayımlanan DSM-III’te Dikkat Eksikliği Bozukluğu olarak adlandırılmış ve hiperaktiviteli ve hiperaktivitesiz olarak iki alt boyut sunulmuştur. DSM-III’e göre Hiperaktiviteli Dikkat Eksikliği Bozukluğu tanısı için dikkatsizlik, dürtüsellik ve hiperaktivite belirtileri göstermek gerekirken Hiperaktivitesiz Dikkat Eskikliği Bozukluğu tanısı almak için dikkatsizlik ve dürtüsellik belirtilerini göstermek gerekmekteydi. 1987’de yayımlanan DSM-III-R versiyonunda ise alt tipler kaldırılmış; dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerini içeren tek bir listede Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanımlanmıştır ve tanı almak için belirtilerin 7 yaşından önce de görülmesi gerektiği eklenmiştir. 1980'lerde yapılan çalışmalar DEHB olarak adlandırılan bozuklukta dikkat eksikliğinin merkezi rolü hakkında bazı şüpheler uyandırmıştır. Motivasyonel faktörlerin ve pekiştirme mekanizmalarındaki eksikliklerin büyük önem taşıdığı görüşü ortaya çıkmıştır. 1990'larda ise DEHB'nin daha önce düşünüldüğü gibi yaşla birlikte kaybolan bir çocukluk bozukluğu olmadığı, aksine birçok vakada yetişkinlikte de devam eden kronik bir bozukluk olduğu kabul edilmiştir. DSM’nin 1994’te yayımlanan versiyonunda ise dikkatsiz, hiperaktif/dürtüsel ve her ikisininde olduğu üç alt tip tanımlanmıştır. Tanı almak için 7 yalından önce bazı semptomların görülmüş olması gerektiği ve yetişkinliğe geçişte de bozukluğun devam edebileceği belirtilmiştir. DSM-IV-TR’de DEHB DSM-IV’e göre değişmemiştir. DSM-5’te DEHB, semptomların daha büyük ergenler ve yetişkinler için gereken semptom alanındaki minimum semptom sayısının altıdan beşe düşürülmesi dışında DSM-IV'e göre değişmemiştir. Başlangıç yaşı, semptomların ve bozuklukların 7 yaşından önce başlaması yerine 12 yaşından önce başlaması olarak değiştirilmiştir. İki veya daha fazla ortamda bozulma kriteri yerine iki veya daha fazla ortamda belirti kriteri olarak değiştirilmiştir. İşlevsel bozuklukların "klinik olarak anlamlı" olmasını gerektirmek yerine yalnızca "sosyal, akademik veya mesleki işlevlerin kalitesini azaltmasını" gerektirmektedir. Otizm Spektrum Bozukluğunu dışlayıcı bir tanı olarak içermemektedir. DSM-IV DEHB "tipleri" artık "sunumlar" olarak anılmaktadır. DSM-5-TR’de DEHB tanımı ver kriterleri değişmemiştir.


Kaynakça


American Psychiatric Association. (1980). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (3rd ed.)

 

American Psychiatric Association. (1980). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (3rd ed., revised)

 

American Psychiatric Association. (1994). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (4th ed.)

 

American Psychiatric Association. (2000). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (4th ed., text rev.)

 

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.)

 

American Psychiatric Association. (2022). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed., text rev.)


Barkley, R. A. (2015). History of ADHD. In R. A. Barkley (Ed.), Attention-deficit hyperactivity disorder: A handbook for diagnosis and treatment (4th ed., pp. 3–50). The Guilford Press.


Kos, J. M., & Richdale, A. L. (2004). The history of attention‐deficit/hyperactivity disorder. Australian Journal of Learning Disabilities, 9(1), 22–24.


Lange, K. W., Reichl, S., Lange, K. M., Tucha, L., & Tucha, O. (2010). The history of attention deficit hyperactivity disorder. ADHD Attention Deficit and Hyperactivity Disorders2, 241-255.


Martinez-Badía, J., & Martinez-Raga, J. (2015). Who says this is a modern disorder? The early history of attention deficit hyperactivity disorder. World journal of psychiatry5(4), 379.

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Erol Aslan Powered and secured by Wix

bottom of page